Lin Xi, tercüme endüstrisinde "cadı" olarak bilinen bir isim, eski sevgilisi Xia Yi Cheng ile yeniden bir araya gelir. Sekiz yıl önce, annesinin Birleşmiş Milletler için profesyonel tercüman olma isteğini yerine getirmek adına ondan ayrılmıştı. Şimdi Lin Xi, Huasheng'in en genç baş tercümanı olmuştur, eski sevgilisi Xiao Yi Cheng ise bir iletişim şirketinin baş teknoloji sorumlusudur ve aynı zamanda potansiyel bir müşterisidir. Xiao Yi Cheng ile bir sözleşme yapabilmek için Lin Xi'nin onunla çalışmaya devam etmek zorundadır. Lin Xi, şirketinin halka açılmasına yardımcı olurken, Xiao Yi Cheng'in intikam alma amacı güttüğü izlenimi verse de, aslında ona kötü davranmaktan kaçınır. İşleriyle birlikte tutkulu bir ilişkileri yeniden alevlenir ve Xiao Yi Cheng, Lin Xi'nin ondan ayrılma nedenini anlamaya başlar. Birlikte, "ülke için konuşma" hayallerini gerçekleştirmek için yoğun bir çaba harcarlar.

Çocukluğundan beri güney kırsalında terk edilip büyütülen Zhuang Han Yan, sonunda başkentteki Zhuang ailesinin yanına döner ve Fu Yun Xi'nin dikkatini çeker. Fu Yun Xi tuhaf bir hastalığa yakalanmıştır ve ailesini ve dostlarını emanet etmek için hem erdemli hem de yetenekli bir kadınla evlenmek istemektedir. Olağanüstü cesareti ve iyi kalbi ile Zhuang Han Yan, onun ideal seçimi olur. Zhuang Han Yan ve Fu Yun Xi karşılıklı sınama ve manevraları sırasında birbirlerine aşık olurken, Han Yan annesiyle barışır ve kaybolan aile bağını yeniden keşfeder. Fu ailesiyle olan etkileşimlerinde Zhuang Han Yan, bir ailenin sıcaklığını ve sevginin güzelliğini tecrübe eder. Zhuang Han Yan ve Fu Yun Xi birlikte, Zhuang ailesinin reisi Zhuang Shi Yang'ın ikiyüzlü ve adaletsiz davranışlarını açığa çıkarır ve sevgi dolu bir çift olurlar.

Heyang şehrinde Pan Yue ve herkesin hor gördüğü Yang Cai Wei evlenir fakat düğün gününde Cai Wei öldürülür. Herkes Pan Yue'den şüphelenir fakat Yang Cai Wei, cani Shangguan Zhi kisvesi altında "şiddetle" geri döner. Pan Yue hakkındaki gerçek ise su yüzüne çıkmak üzere! Dört Büyük Klan'ın şeytani güçlere karşı cesurca savaşına, gerçekleşen eski olayların çözülüşüne tanık olacağınız bu hikayede iki kalp yeniden yakınlaşır. Yang Cai Wei kendisini öldürenin Pan Yue olmadığını öğrenir, ikilinin aşkı pekişecek mi? Yoksa perde arkasındakiler ikiliye tuzak kurarak onları kıyamete sürüklemeye çalışacak mı?

Sofistike bir yapay zeka robotu olan Ever 4, şımarık ama yalnız bir genç varis olan Luo Bu Shi'nin kişisel uşağı olduğunda, beklenmedik bir aşk hikayesi ortaya çıkar. Ever 9'un firarından sonra görevlendirilen Ever 4, robot haklarını savunurken sakin dış görünüşünün altındaki ilginç kişiliğini ortaya çıkarır. Ever 4 insan yoldaşıyla bağ kurarken, robotun sarsılmaz sadakati ve Luo Bu Shi'nin kademeli dönüşümü, türlerin ötesine geçen bir dostluk ve bağlantı hikayesi oluşturur.

Dizi, bilimsel bir yaklaşımı benimseyen Dr. Thap ile tarot kartlarıyla geleceği görebilen bir falcı arasında gelişen ilişkiyi konu alır. Dr. Thap, falcılığa ve kehanetlere inanmazken, falcı ona karşı güçlü bir çekim hisseder. Zamanla, Dr. Thap'in hayatı, falcının kehanetleriyle şekillenir ve aralarındaki ilişki derinleşir. Bu süreçte, bilim ve manevi inançların çatışması, ikilinin ilişkisini etkiler ve izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunar.

İşitme engeli nedeniyle Sugihara Kohei sıklıkla yanlış anlaşılıyor ve kampüsteki hayata uyum sağlamakta zorluk çekiyor; bu nedenle mesafesini koruyor. Açık sözlü ve neşeli Sagawa Taichi ile tanıştığında her şey değişir. Kohei'yi rahatlatır ve işitme kaybının kendi hatası olmadığı konusunda ona güvence verir. Taichi'nin nazik sözleri Kōhei'nin olağan savunma mekanizmalarını kırar ve kalbini açar. Artık onlar arkadaştan öte, sevgiliden daha azlar. Yine de bu ilişki Kohei'yi sonsuza dek değiştirir.

“Kırılgan” gençlerin gerçekçi kaygılarını ve günlük yaşamlarını hiç çekinmeden aktarıyor. Ergenlerin yetişkin olmadan önceki son gençlik yıllarında karşı cinsten bir arkadaşla tehlikeli aşk ve yetişkinlerin gözünden kaçarken zevk aldıkları riskli sapmalar gibi karşılaştıkları tabuları gösteriyor.

Chang’an şehrinde adı çapkınlıkları ve taşkınlıklarıyla anılan Wu Zhen, aslında oldukça sıra dışı bir geçmişe sahiptir. Henan Dükü’nün kızı, kraliçenin kardeşi olan Wu Zhen; lüks, ihtişam ve özgürlük içinde büyümüştür. Cesur, kuralsız ve umursamaz yapısıyla erkek kılığında dolaşması, Lefang genelevine rahatça gidip gelmesi ve soylu gençlerden oluşan bir gruba liderlik etmesiyle nam salmıştır. Ancak bu umursamaz yaşam tarzı, aslında doğaüstü bir sırrı gizlemektedir. Wu Zhen, çocukluğundan beri ruhları görebilen özel bir yeteneğe sahiptir. Genç yaşta bir binadan düşüp ölümle burun buruna geldiğinde, onu kurtaran eski Kedi Ustası, şeytani güçlerini ona aktarmıştır. Artık Wu Zhen, Chang’an’ın gizli dünyası olan İblis Şehri’nin yeni Kedi Ustası’dır; yeraltındaki doğaüstü varlıkların düzenini sağlamak ve şehri korumak onun görevidir. Mei Zhu Yu ise Taoist sanatlarda olağanüstü bir yeteneğe sahip genç bir bilgedir. Saraylı bir cariyenin yeğeni olan Mei Zhu Yu da Wu Zhen gibi ruhları görebilmekte, ancak bu yeteneğini herkesten gizlemektedir. Küçük yaşta gönderildiği Taoist tapınakta hızla yükselmiş, görünmeyen âlemlerle olan bağını güçlendirmiştir. Sessiz ama kudretli bu genç adam, Wu Zhen’in en güçlü müttefiki olur. Wu Zhen ve Mei Zhu Yu, görünürde tamamen zıt iki karakter olsa da, birlikte uyumlu ve sarsılmaz bir bağ kurarlar. İnsanlar ile ruhlar âleminin iç içe geçtiği bu gizemli dünyada; aşk, mizah ve dokunaklı anlarla örülü gündelik yaşamlarında, görünmeyen dünyanın muhafızları olarak kaderlerini birlikte paylaşırlar.

Helian Zheng üvey kız kardeşi He An Ran'ı derinden sevmiş, ancak babasının annesini hapsedip ölümüne sebep olmasına tanık olmuştur. Beş yıl sonra Helian Zheng bir savaş lordu olarak geri döndü, üvey babasını yakaladı ve annesinin intikamını almak için üvey kız kardeşiyle evlenmeye zorladı. Helian Zheng'e bağlı olarak büyüyen Mo Yu Tang, onun yüzünden düzgün yürüme yeteneğini kaybetti. Yıllar sonra yeniden bir araya gelirler, ancak Mo Yu Tang'ın çarpıcı sahne makyajının altında derin, tüyler ürpertici bir nefret gizlidir...

Araba tamamen durur durmaz, beni arabasına çeken uzun boylu adam siyah güneş gözlüğünü çıkardı. Gözleri kararlı bir ifadeyle yüzüme döndü. Gözlüğünü çıkardıktan sonra yüzüne tam olarak baktığım anda… "Çok... çok yakışıklı..." (Şey... Nu, bunu düşünebilirsin ama söyleme!) "Neden yüzü bu kadar yakışıklı? Çok ama çok yakışıklı... Öyle yakışıklı ki, tarif edemem. Aman Tanrım. Bu kesin! O zaman neden öylece oturup yakışıklılığına bakıyorum ki?" Gözlerimi birkaç kez kırptım, hemen yüzümü ondan çevirdim ve kafamı sallayarak bu yakışıklılığına hayran kalma düşüncelerinden kendimi sıyırmaya çalıştım. “Ne oldu, gözlük? Yakışıklı olduğumu biliyorum. Bana öyle bakınca parayı düşünmediğini sanmıyorum.” “Teyze narsist! Ve kimi gözlük diye çağırıyorsun sen şimdi?!” “Heh, öylesine söyledim. Beraberken ne diyeyim—köpek mi diyeyim?”